Bir öykü, hikayeleme şeklinde başlayıp Oğuz Destanları üzerinden pastoral göçebeliğin hali ile tarihe ve devletsizlik kavramlarına bakıp, Oğuz Destanları’nın okunmasına dair meşakkatli bir çalışmanın ürünü bir kitaptır bu.
İlgilisi az olsa da konusunun derinliği ile ilgilisine ulaşır umuduyla yazılmıştır.
“Devletsizlik üzerine bir kitap varmıydı ki! Yok yok, devletsizlik “iyidir” diye başlayan kitaplardan değildi düşündüğü. Zaten olsaydı, böyle bir kitabın değdiği herkes, her nesne olasılıkla devletliler tarafından bir ödeğe çarptırılırdı. Ezaya, cefaya, cezaya. Ondan önce yayıncı bulunamazdı. Ondan da önce böyle bir şeyi “çatlaklar” dışında hiçbir kimse düşünemezdi. Bütün bunların öncesinde de… “Kurumsal ayinler olarak iş gören tedrisata yönelik formasyon ve seçme prosedürlerinin en az dikkat çeken sonuçlarından biri, seçilenler ile dışarıda bırakılanlar arasında sihirli bir sınır çekmek ve bunu yaparken ürettikleri ve takdis ettikleri farkın koşulunu teşkil eden koşul farklarının bastırılmasını temin etmektir.” (P. Bourdieu, agy. s. 39.)”

“Dede Korkut: Oğuz Destanlarını Yeniden Okumak” için bir yanıt
Teşekkürler